<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d26794014\x26blogName\x3d.:Ya%C5%9Fam+K%C4%B1r%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1:.\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://8incirenk.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://8incirenk.blogspot.com/\x26vt\x3d-4694261288081628349', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

SoSo / Yaşam Kırıntıları....

Düşük seviyeli kalp krizleri, Bir kaç damlalık beyin kanamaları....

Telif hakkı....

Bu siteyi kullanmaya başladığınız andan itibaren aşşağıda yazılan tüm hususları tamamen anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

  • * ©2005 SoSo tarafından, tüm hakları saklıdır.

  • * Hiç bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz.

  • * 5846 sayılı FSEK ile korunur.

    Son On....

  • Mutsuzlar çetesi / Suskunluğun getirisi.... 25 Eylül 2006 |

    İhtiyaç duyduklarım var içimde....
    Ulaşamayacağımı sandığım....
    En olmaz gelenide sensin....

    Nedensin...?
    Düşüncelerimde....


    Çıkmak istediğim tutsaklıklarım var, tutsaklık mı yoksa saplantı mı...?
    Belki de her ikisisin....
    Delili bulunamamış bir cinayetsin, beynimde işlenen....
    Soruşturmalar ve göz altına almalar, sonuç vermedi kalbimde....

    Faili meçhullere bir tanesi daha eklenecek gibi....
    Atlatıla bilinecek mi acaba bu meçhuliyet...?

    Atlatılamayan faili meçhullerden sonra....

    Buda yerini alacak mı yoksa...?

    Arşiv formatına girememiş iyiliklerin arasında....

    Belki de belgesizlik olarak kalır....
    Her ne olacaksa iz bırakır....

    Mavi gülüşü unutulamaz ancak....
    Her zaman hatırlanacak....

    Değiştirilebilir aslında....
    Paylaşabildiklerimiz çok olsa....
    İnanç yüzdelerimiz artsa....
    Değişir, olmazlığı tutan olanaksızlıklar....

    Konuşmak daha sonra, nedenleriyle çeliştiklerimizi....
    Varmak seninle sonuç(lar)a....
    Tanımak içsel kişileri....

    Bir gün karşılaşsak....
    Hiç ayrılmamışçasına sarılsak birbirimize....
    Yıllardır bir aradayız da, kısa bir süre görüşememiş gibi....

    Öpüşsek....
    Yıllardır bir arada olduğumuzu düşündürten hasretle....
    İlk öpüşmelerimizin sıcaklığıyla....

    Şehri dolaşsak umarsızca....
    Elin elime değse, tutuverse elim....
    Avuçlarımız terlese....
    Parmaklarımızla oynasak....

    Güzergahta olmayan bir durakta otobüs beklesek....
    Şehrin azizleri geçse....
    Ardından Mont Gomery Brogn ateş istese....
    Yanımızda beklese....
    Bir otobüs gelse ters yönden....
    Naturel İvera inse....
    Hiç ayrılmamışçasına sarılsalar....

    Birbirimize baksak....
    Göz bebeklerimizin değişkenliğine....
    Kalkıp otobüse binsek....
    Ön koltukta oturan Yuri arkasını dönse....
    -Şu anda dünyada dolaşımda 550 milyon ateşli silah var.
    Bu gezegendeki her 10 kişiden 1’inde silah olduğu anlamına gelir.
    Şimdi sorulması gereken kalan 9’u nasıl silahlandıracağız...?-
    Dese....
    Bir silah verse....
    Anlamadan ateşlense....
    Sesin kesilse....
    Ölsen sen....
    ....
    Ben...?

    Manyaklık.... 16 Eylül 2006 |

    Onun adı başka bir şey bence...
    Yaşamla alakası yok bu işin....
    Yada tekil ilişki yaşayamamakla....
    Yapılan ahlaki değer dışı hareket....
    Kılıfı ise hazır elbet....
    Bencilsin, kendinden başkasını sevemiyorsun....
    Yalan....
    Bu çok büyük bir yalan....
    İstediğin bu olmasa, bu şekilde olmaz....
    Alışmışsın sen....
    Yalnız ve her gün değişken, bir hayata....
    Bu gün bir avukat....
    Yarın durakta rastladığın bir öğretmen....
    Bir sonraki gün bir müşterin....
    Bir sonraki gün....
    Ve bir sonraki gün daha....
    Hayatın hep bir sonraki insanlara yönelik....
    Kim oldukları ve neden yanında oldukları önemli olmayan insanlar....
    Amaçları belli....
    İstekler ve arzular belli....
    Simbiyotik geceler....
    Sonra....
    Ayrı yollar....
    Buna kılıf aranmaz bence....
    Yapılan alenen ortada....
    Kaybolmuşsun sen bacaklarının arasında....
    Hayatın zevkten ibaret....
    Sürekli değiştiriyorsun gecelerindeki kişilikleri....
    Bunun nedeni bir öncekini yada daha öncekileri hatırlamak istememen....
    Bir geceni kişisiz/kişiliksiz geçirirsen....
    Geçmişte kayboluyorsun....
    Seni oyalayacak bir şey olmayınca geceleri....
    Hayatındaki ezik noktaları görüyorsun....
    Sonra kişisiz olmaz diyorsun....
    Bir nevi bağımlısın....
    Bu bağımlılık seni alı koyuyor....
    Kendi yolunun inşasından....
    Anı yaşamak saçmalığına tutulmuşsun....
    Anı yaşa ama bu şekilde değil....

    An seni yaşamasın....

    İlk'e 07 Eylül 2006 |

    Geceleri karıştırır oldum....
    Unutulmaz denilen geceler,
    Başka bir unutulmaz gecede hatırlanamıyordu....
    Siliyordu birileri gecelerimi....
    *
    Hatırlatma notu olarak,
    Sesin kalıyordu gecelerimden....
    Hatırlamak için sürekli başa sarıyordu sesini,
    Az sonra ölecek olan beyin hücrelerim....
    *
    Sonra ışığı buluyorum sesinle,
    Ruhumda bir rahatlama inlemesi,
    Ve anlıyorum silinmeyen sesinin,
    Gecelerimi unutulmaz yapan olduğunu....

    Pis-lik-ler.... 02 Eylül 2006 |

    Herif ne kadar samimi değil mi…?
    ''Tanrım yağmur yağdır yeryüzünde pislik çok'' derken....
    Yağmurla temizlenecek kadar az mıydı...?
    Olanlar, yaşananlar saf su ile temizlenebilecek miydi...?
    vvvVvvv
    vvVvv
    vVv
    V
    Eski zamanlar geldi aklıma....
    Bir hayat kadınına aşık olan jön zamanları....
    Hamama götürülürdü kadın....
    Neden arınması beklenirse...?
    Değişen ne oluyordu acaba oradan çıkılınca...?
    Her şeyden arınılıyor muydu...?
    İçi de temizleniyor muydu...?
    Düşünceleri de...?
    Yoksa jön kandırılıyor muydu...?
    Siyah beyaz şeritlerde....
    Yağmurun yetmeyeceği bir gerçek....
    Pislik o kadar çok ki içimize işlemiş....
    Düşüncelerimizi karartmış....
    Yağmur duasına değil....
    Düşüncelerin aydınlığına çıkalım....
    Açılsın gözler....
    vvvVvvv
    vvVvv
    vVv
    V
    Çocukluğum geldi aklıma....
    Yırtık elbiselerimi annem yamardı....
    Bende giymek istemezdim....
    Yenilerini alalım derdim, ekonomiden bir haber....
    Hep aynı cevabı alırdım....
    Yırtık yada yamalı olması önemli değil....
    Temiz olması önemli olan....
    *
    Şimdi insanlara bakıyorum....
    Tertemiz giyimli....
    Boyalı ayakkabılı....
    Süslü püslü insanlar....
    Sonra tanıyorum insanları....
    Görüyorum görüntü ve düşüncedeki tezatlıkları...
    Dış görünüşlerini değiştirmişler....
    Temizlenmişler....
    Ancak içleri....
    İçleri hala aynı....
    Pis....
    vvvVvvv
    vvVvv
    vVv
    V
    Aşklarım geldi aklıma....
    Yağmurun kurtaramayacağı aşklarım....
    Ne hamam nede yağmur...
    Islah edilemeyecekler geldi aklıma....
    Düşüncelerimi avuçlarına veremezdim ki....
    Yetmiyordu ki kelimeler....
    Olması gerekenleri anlatmaktan....
    İçlerini temizlemeye çalışmaktan....
    Düşüncelerim kararır oldu....
    Karardıkça hak verdim....
    Karardıkça anladım....
    *
    Düşünceleri kara insanlar....
    Benden önce karşılaşmış onlarla....
    Onlarda sorgulamış ilk başlarda....
    Yetmeyince kelimeleri....
    Onlarda kirlenmiş....
    Temizlenemeyeceklerini kabullenip....
    Devam etmişler kirletmeye....
    Pisliğin neresinden dönersek temizlik diyememişler....
    vvvVvvv
    vvVvv
    vVv
    V
    Hayatım geldi aklıma....
    Pislikten döndükten sonraki....
    Şimdiki....