<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d26794014\x26blogName\x3d.:Ya%C5%9Fam+K%C4%B1r%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1:.\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://8incirenk.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://8incirenk.blogspot.com/\x26vt\x3d-4694261288081628349', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

SoSo / Yaşam Kırıntıları....

Düşük seviyeli kalp krizleri, Bir kaç damlalık beyin kanamaları....

Telif hakkı....

Bu siteyi kullanmaya başladığınız andan itibaren aşşağıda yazılan tüm hususları tamamen anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

  • * ©2005 SoSo tarafından, tüm hakları saklıdır.

  • * Hiç bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz.

  • * 5846 sayılı FSEK ile korunur.

    Son On....

  • Dilek zamanı...

    Yüksek bir yer burası. Tek yoldan girişi olan eski bir maden. Bu saatlerde kimselerde uğramaz buraya. Bu manzaraya aşık olmadıktan sonra. Şehrimin en güzel göründüğü nokta burası olsa gerek. Her yer ışıl ışıl. Şehrime yabancıları getiren ve uğurlayan yollar ışıklı ip misali önümde süzülüyorlar. Bazen uzatsam elimi bir ana yol meşalesi alıp sallasam diyorum.
    Yada buradan bir adım atsam ve şehrin göbeğine insem. O kadar ufak geliyor koca şehir gözüme. Oysa ki uyuyan bir dev o şu an. Güneş doğmaya başladığında yavaş yavaş canlanan. Canlandıkça pisliği ve hiddeti artan.

    Dilek ağacı vardı burada bir tane. Her tarafı çaputla sarmalanmış kocaman bir ağaçtı. Kim bilir neler yazıyordu her bir çaputta. Ne anılar vardı, ne gurbet özlemlerinin sona ermesi dileği. Kaç tanesi gerçekleşti acaba yada kaç tanesi hayalleri yıktı. Sırtımı onca dileğe yaslayıp sigara içerek şehri izlemek garip bir duyguydu. Her nefeste farklı bir çaputu anlamaya çalışıyordum. Renginden, büyüklüğünden ve eskiliğinden neler istenmiş olabileceğini düşünüyordum. Burayı her terk edişimde de olmayacağını bile bile bir çaputta ben sarmalıyordum. Adettendir diyor doluyordum buraya gelirken hazırladığım renkli çaputları. Rengarenk olmuştu ağaç.

    Peki kim yok edebilir ki bunca dileği? Kim kızmıştı bu kadar? Uyuyan devi uzaktan seyreden bu yaşlı ağaç kime zarar vermişti?
    Neyi istemişti de olmamıştı…?

    Etiketler:

    Eklenti oluŞturmak isterseniz sol alt tarafı veya hemen alt tarafı tıklayın.
    Eklenti oluştur | . | Sayfa sonu