Koku....
Senin kokun..
Teninin üzerinden buharlaşarak odama dağılan, bıraktığın küçük şişenin içinde hapsolmuş,
olmadığın anlarda seni hissetmem için yeterli olna şu kimyasal..
Biyoterapi sonrası ortaya çıkan olumsuz kokuyu örtmek için kullanılıyordu şimdilerde..
Biyoterapi sonlarında ise kendimi sende buluyorum, terapinin yoğunluğunun verdiği duygusallıkla seni düşünüyorum hep..
Biyoterapinin sonuçlarından birisi olan B12 azalması sonucunda hep unutuyorum ve aynı
kimyasal hatayı yapıyorum..
Kimyasal odama dağıldıkça sende içime dağılıyordun..
Seni hissettiğim halde görememek görme duyumdan vazgeçiriyor beni..
Teninle birlikte alıştığım koku tenin olmadan ortalıkta dolaşıyordu..
Ama sen yoktun..
Olmaman da gerekiyor zaten..
Biyoterapinin en ağır aşamasını uygulama kararı veriyorum..
Bu bitkisel zırvalığı kafatasımın içine doldurup göz çukurlarımda basınç hissetmek ve sonrada kör olmak istiyorum..
Kokundan ve yokluğundan kaçarcasına hazırlık yapıyorum..
Sonra ciğerlerime 2 litre hava çekiyorum, en oksijen içermeyeninden ve kapıyorum gözlerimi..
İlk gördüğüm şey sonrası açmak istiyorum gözlerimi ama artık kör olmuştum..
Ve sen karşımdaydın..
Kokundan kaçısın seni bana getireceğini düşünmemiştim..
Kısacası güzel sevgilim..
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok.
Gülmek, umut etmek, özlemek yada mektup beklemek gözleri yatırıp ıraklara..
Sensizlik ne garip şey sevgili..
Seni öpemeyeceğim örneğin..
Sana dokunamamak ne garip şey sevgili..
Ne olacaktı şimdi.?
Koskoca karanlıkta sen, ben ve kokun..
Açık olan gözlerimin karanlıktaki sen dışında bir şeye odaklanması için uğraşıyordum..
Olmuyordu..
Belki karanlığın ortasından bir yerden annem acımı süpürmek için kapısını açar diyordum..
Açmıyordu..
Ve artık biliyordum..
Kaçtığın şeye mahkum olmak..
Süpüremeyeceğin bir acı...
?
Teninin üzerinden buharlaşarak odama dağılan, bıraktığın küçük şişenin içinde hapsolmuş,
olmadığın anlarda seni hissetmem için yeterli olna şu kimyasal..
Biyoterapi sonrası ortaya çıkan olumsuz kokuyu örtmek için kullanılıyordu şimdilerde..
Biyoterapi sonlarında ise kendimi sende buluyorum, terapinin yoğunluğunun verdiği duygusallıkla seni düşünüyorum hep..
Biyoterapinin sonuçlarından birisi olan B12 azalması sonucunda hep unutuyorum ve aynı
kimyasal hatayı yapıyorum..
Kimyasal odama dağıldıkça sende içime dağılıyordun..
Seni hissettiğim halde görememek görme duyumdan vazgeçiriyor beni..
Teninle birlikte alıştığım koku tenin olmadan ortalıkta dolaşıyordu..
Ama sen yoktun..
Olmaman da gerekiyor zaten..
Biyoterapinin en ağır aşamasını uygulama kararı veriyorum..
Bu bitkisel zırvalığı kafatasımın içine doldurup göz çukurlarımda basınç hissetmek ve sonrada kör olmak istiyorum..
Kokundan ve yokluğundan kaçarcasına hazırlık yapıyorum..
Sonra ciğerlerime 2 litre hava çekiyorum, en oksijen içermeyeninden ve kapıyorum gözlerimi..
İlk gördüğüm şey sonrası açmak istiyorum gözlerimi ama artık kör olmuştum..
Ve sen karşımdaydın..
Kokundan kaçısın seni bana getireceğini düşünmemiştim..
Kısacası güzel sevgilim..
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok.
Gülmek, umut etmek, özlemek yada mektup beklemek gözleri yatırıp ıraklara..
Sensizlik ne garip şey sevgili..
Seni öpemeyeceğim örneğin..
Sana dokunamamak ne garip şey sevgili..
Ne olacaktı şimdi.?
Koskoca karanlıkta sen, ben ve kokun..
Açık olan gözlerimin karanlıktaki sen dışında bir şeye odaklanması için uğraşıyordum..
Olmuyordu..
Belki karanlığın ortasından bir yerden annem acımı süpürmek için kapısını açar diyordum..
Açmıyordu..
Ve artık biliyordum..
Kaçtığın şeye mahkum olmak..
Süpüremeyeceğin bir acı...
?
Etiketler: SoSo
Pazar, 18 Şubat, 2007
bazen yolda yürürken 1 kokuyu anımsar insan 1 an ve 1 daha nefesimi vermek istemez hiç gitmesin içinden diye..
öyle bişey işte sayfa üstü
Pazartesi, 19 Şubat, 2007
bugün dışarıya çıktım. dolaşıyorum öyle. ve onu görücem gibi geliyor. hisler işte yanılmadım. karşıdan karşıya geçiyordu. göz gze gelmedik ama ikimizde gördük birbirimizi. hani olur ya sanki sıcak bişey aktı kalbime doğru.
sonra arabaya bindim evime gelicem artık. arabada bir koku... onun kokusu. acaba gördüm diye mi bana öyle geldi, yoksa tesadüf müydü? hala kavrayamadım. her neyse, çok güzeldi. sayfa üstü
Perşembe, 22 Şubat, 2007
evet güzel eysean. içini acıtmadığı sürece... sayfa üstü
Cuma, 23 Şubat, 2007
biTTer'meLish; Yada burnunu tukarsın hissetmemek için onu..
nemrut'un kızı; Yıkamaklada olmaz canım benim tek yol anosmi olmak..
kelimebitkisi; Acımı tatlımı bilinmez bir şey olsa gerek..
eysean; Hep üzerinde olsun istersin ancak amalar vardır her zaman..
...
Dün izlediğim bir filimde çok güzel bir şey vardı kokuyla ilgili.
Bir çift aynı şirkette çalışıyorlar ve deli gibiler izlendiği üzere ilişki mkemmel gidiyor.. İki tarafta çok mutlu (Film ya...) Sonra adam kadını bırakıyor tabi kadın sen çıldır.. :)
İşe giderken asansörde rastlaşıyorlar ve kadın kokusunu almaktan çok rahatsız oluyor.. Kokuyu duyuyor ama yanında değil o koku onunla değil artık bunu düşünmek kadını hasta ediyor.. En son burnundaki koku alan bölgeyi aldırmak istiyor.. Sırf o acıyı çekmemek için.. Ama başaramıyor.. Sonra film beklenmedik yerlere sürükleniyor öle işte.. :)
Belki izlemişsinizdir, ''Bazıları Çabuk Sıkılır''
... sayfa üstü
Cuma, 23 Şubat, 2007
nefessiz mi kalmalı sence (:
filmler nasılda enteresan oluyor..
tıpkı herşey gibi
belkide hiçbişey..gibi sayfa üstü