<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d26794014\x26blogName\x3d.:Ya%C5%9Fam+K%C4%B1r%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1:.\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://8incirenk.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://8incirenk.blogspot.com/\x26vt\x3d-4694261288081628349', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

SoSo / Yaşam Kırıntıları....

Düşük seviyeli kalp krizleri, Bir kaç damlalık beyin kanamaları....

Telif hakkı....

Bu siteyi kullanmaya başladığınız andan itibaren aşşağıda yazılan tüm hususları tamamen anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

  • * ©2005 SoSo tarafından, tüm hakları saklıdır.

  • * Hiç bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz.

  • * 5846 sayılı FSEK ile korunur.

    Son On....

  • El-e'ye....

    Kimse yoktu içeride. Yine ilk ben gelmiştim. Oturdum en sıcak olabileceğini düşündüğüm her zaman ki köşeye. Bacak bacak üstüne attım. Hep haşlama çayımdan yudumlarken aklıma geliyor….
    Kos koca mekandan ayrılmış 40-50 metre kare kapalı bir yer. Sadece masalar ve sandalyeler var. Demir parmaklıklı 3 cam ve fanların dışında. Fanlar rüzgarla çalışıyor. Rüzgarın şiddetini, dışarıda havanın nasıl olduğunu onların dönüş yönüne ve hızına bakarak bilebiliyorum. Manzaramın çok hoş olduğunu düşünüyorum. Alabildiğine duvar… Duvarın ardı alabildiğine deniz. Göremesem de hep orada olduğunu biliyorum.
    Ne işim vardı benim burada…?

    Yalnızım bu odada.
    Eski sevgilimi düşünüyorum.
    Onu ne denli özlediğimi.
    Neden ayrıldığımızı….

    Tekrar onunla görüşmek istiyorum. Onu yanımda istiyorum tekrardan. Onu öylesine özledim ki gidip bunu ona anlatamam. Anlatsam bile, ya anlamak istemezse? Hep içimde anlamayacak, ters tepki verecek ve daha da kötü kalacağım korkusu vardı.

    Oysa ki hayatını yazmıştım kendi ellerimle. Bir fast food masasında. Babasının tercihlerini tek tek silip, okullarımızı ayırmamak için tercihler sıralamıştım. Oda yardım etmişti. Gitmek istemiyordu oda bu şehirden. Hayatını yazmıştım, şimdi hayatını çiziyordu kendi elleriyle.

    Bir reklam şirketinde çalışmaya başlamış. Çok sonra duydum. Çokta değişmiş ve güzelleşmişti, evine giderken her zaman kesişen ancak binde bir denk geldiğimiz kavşakta gördüğümde. Yollarımızın kesişiyor olması onu her zaman görmemi sağlamıyordu. Yetmiyordu. Her gün belli bir süre görmek istiyordum onu. Çalıştığı yeri tam bilmesem de duyduklarımla olabileceği yerlerden geçiyordum. Bulamıyordum. Göremedikçe özlemim artıyor. Ruhum daralıyordu.
    Bu odada olduğu gibi….

    Bulsam diyorum. Bulsam ne değişecek ki? Gidip konuşsam ne diyecekti yıllardan sonra. Bazen keşke diyorum keşke affetseydim. Keşke anlatırsaydım neler olduğunu, neden olduğu. Bazen de olması gerekiyordu belki diyorum.
    Özlüyorum onu….
    Beraber bu şehirde yaptığımız şeyler, bu şehirdeki yapılacak her şeydi ve her şeyde o vardı….
    Nasıl anlatırdım ona özlemimi…?
    Ancak onunla olabileceğimi nasıl hissettirebilirdim…?
    Belki yaptığı etik değildi. Affedilmezdi belki ama hala onla olma isteğim sürekli be(y)ni(mi) ona çekiyordu.

    Nereden girdi ki hayatımıza o herif? Okul arkadaşım diyerek beni uyuttu mu yoksa?. Yoksa daha önceden demi görüşüyorlardı? Yoksa bu kadar aptal mıyım…? Yada o bu kadar akıllımı…? Zamanında bir şeylerin değişmesine neden olanlar neydi, bulabilmiş değilim. Özlüyorum onu. Hem de çok özlüyorum. Beni anlayıp anlayamayacağını bir anlasam iş yerini bulmam gün sürmez. Konuşmak için fırsat kollarım. Bunu anlamadan çalıştığı yeri bulmanın bana hatalar yaptıracağını düşünüyorum. Bildiğim kadarından fazlasını sormuyorum bilenlere. Tamamen şansa bağlı olmasını istiyordum. Olursa tam bir karşılaşma olsun diyorum.

    Hep eski günlere dönebiliriz hayali kuruyorum. Her zamanda yenileyip ve geliştiriyorum bu hayale olan umutlarımı.

    Bilemiyorum. Hiçbir şey bilemiyorum. Karşısına çıkmalı mıyım? Çıkıp ne demeliyim? Bilmiyorum…?
    Gidip sadece ‘’ ben seni özledim’’ desem yeter miydi?
    Oda özlemiş miydi?
    Bende diyerek sarılır mıydı boynuma?

    Her şey daha güzel olabilir miydi…?

    Bu dört duvardan çıkıp ona gidebilsem özlemim diner miydi…?

    Eklenti oluŞturmak isterseniz sol alt tarafı veya hemen alt tarafı tıklayın.
    Eklenti oluştur | . | Sayfa sonu