<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d26794014\x26blogName\x3d.:Ya%C5%9Fam+K%C4%B1r%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1:.\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://8incirenk.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://8incirenk.blogspot.com/\x26vt\x3d-4694261288081628349', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

SoSo / Yaşam Kırıntıları....

Düşük seviyeli kalp krizleri, Bir kaç damlalık beyin kanamaları....

Telif hakkı....

Bu siteyi kullanmaya başladığınız andan itibaren aşşağıda yazılan tüm hususları tamamen anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

  • * ©2005 SoSo tarafından, tüm hakları saklıdır.

  • * Hiç bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz.

  • * 5846 sayılı FSEK ile korunur.

    Son On....

  • Aralıkta isyan müebbet gibi….

    Sevemedim ben bu dünü sevemedim başından. Göremedim geçtiğini yanı başımdan....

    Okuduklarım yetmemişti geçeceğini, geçtiğini, sessizliğini anlamama. Okuduklarım üzerine ekleme yaparak sürekli üretiyordum. Sana ulaşıp ulaşmadığını bilmeden devrik cümleler kuruyor, parçalanmış umutlarla bedenimi kesiyordum. Hiçbir zaman yıkılmayacak sözcüklerim italikleşmişti, yakında düşeceklerdi....

    Bazen yakalıyordum devrik cümlelerimi kaldırmaya çalıştığını. İçini döktüğün beyaz kağıtlarda benden bir şeyler sezinliyor, birkaç sağlamlaştırma cümlesi birkaç destek buluyordum. Belki de ben böyle istiyordum ve üzerime yoruyordum. Umut fakirin ekmeğiymiş. Kelimelerin umudum oluyordu. Cevap arıyordum satırlarında, suskunluğuna. Sadık satırların sır vermiyordu bana. Sana açılan bir kapı olmalıydı, yoktu....


    Küçük bir delikten gelen ışık yoğunluğuna doğru yürüyordum. Görüntü sıfır, ses var sadece. Önden gelen, güzel kalçaların sivri topuklara yaptığı basıncın yerde patlaması sonucu oluşan tıkırtı. Arkamda, senden habersiz 3 arkadaşın güleç sözleri. Uzakta, sen....

    İlerledikçe lümen azalıyor, sesler uğultu halinde gelmeye başlıyor. Kalabalık artıyor. Sesleri seçmekte zorlanıyorum ki, ışığı yitiriyorum. Işık saklanıyor benden. Sadece insanlar, duygusuzluklarıyla bir sürü halinde koşuşturan insanlar kalıyor. Oysaki sen olmalıydın, ışığın bittiği yerde sen başlamalıydın....

    Görmek istediğimi göremeyecek olmanın korkusu açtırmıyor gözlerimi. Gelen seslerden hiç birisi sen değildin. Zaten sessizdin. Ben insanların arasından sıyrılmaya çalışırken sen geçip gitmiştin....

    ‘Ben de kayboluyordum…’

    Dal sanıp tuttuğun her demir yakmış ellerini. Sende yakmışsın her dalı. Bir daha yanmamak adına sarmalamışsın ellerini geçmişin külleriyle. Yaşın yanında kuruda yanmış, görememişsin. İkimizin de aradığı şey ortak aslında. Işığı arıyoruz ikimizde farklı bedenlerde, farklı şehirlerde. Ben sende bulmuşum, sen başkasında bulacaksın. İstediğim ışığından başka bir şey değildi. Işığın olamadığım, seni karanlıklarda bıraktığım için öyle üzgünüm ki....

    Elbette ikimizde dünlerde ışığı bulmuştuk. Mum misali, bir yerden sonra aydınlatamadı etrafımızı yada aydınlığı yetmedi ve tükendi ışık. Fotonasti olmalıydı yola devam etmek için, sen olmalıydın başkaldırış için....

    Söylenecek şeyler var, cesaret edilemeyen. Sesinin kısılmasına neden olan, haykırmak istediğin ancak haykıramadığın şeyler var. İçindeki çelik kasaya hapsettiğin duyguların var, parçalanmasından korktuğun. Naftalinleyip rafladığın, arada sırada çıkarıp koklayıp okşayıp sakladığın. Tuttuğunda ellerini yakmasından korktuğun duyguların.

    Elleri cehennem yanıklığı ile cennet kokan yarim, git....

    Eklenti oluŞturmak isterseniz sol alt tarafı veya hemen alt tarafı tıklayın.
    Eklenti oluştur | . | Sayfa sonu