<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d26794014\x26blogName\x3d.:Ya%C5%9Fam+K%C4%B1r%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1:.\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLACK\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://8incirenk.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://8incirenk.blogspot.com/\x26vt\x3d-4694261288081628349', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

SoSo / Yaşam Kırıntıları....

Düşük seviyeli kalp krizleri, Bir kaç damlalık beyin kanamaları....

Telif hakkı....

Bu siteyi kullanmaya başladığınız andan itibaren aşşağıda yazılan tüm hususları tamamen anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

  • * ©2005 SoSo tarafından, tüm hakları saklıdır.

  • * Hiç bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz.

  • * 5846 sayılı FSEK ile korunur.

    Son On....

  • zîakıl....

    Yapacak o kadar çok şey ve bir o kadarda isteksizlik var içimde. Her şeyin ters gitmesi elimi ayağımı oynattırmıyor bana. Yapamadıklarımı görüp pes ediyorum. Yatmak istiyorum günlerce. Hiçbir şey yapmadan yatmak istiyorum. Bazen uyanmakta istemiyorum, uyandığımda başladık yine sayıklamasıyla yatağımdan kalkıp tersliklerin içinde kendimi bulunca ölmek istiyorum. Uyuduğum zamanlar çok huzurluyum. Ne günü hatırlıyorum nede rüya görüyorum. Bilinçsizce uzun uza bedenimi seriyorum. Uyku yarı ölüm haliymiş ama ben gerçekten ölüyorum.Uyuduğum anların dışı bana ceza gibi geliyor. Balkona çıkıyorum bazen. Salsam kendimi diyorum karanlık boşluğa. Ne değişecek? İçimdekilerden o anda kurtulurum diyorum. Sonra zamana yaysam belki düzelir diyorum ve ellerimi ayırmıyorum demirlerinden. Ancak korkutuyor beni bu balkon ziyaretleri. Bir gün yenileceğimi biliyorum. Oraya gideceğim yine, yine demirleri bırakmayacağım bilinciyle sonra salacağım kendimi. Acı bir uykuya dalıp uyanamayacağım. Bununda olmasını istemiyorum. Değişir belki diyor hep itekliyorum hayatı. Ben itekledikçe ben ilerlettikçe o çelme takıyor ayağıma. Nematot kadar yol alamıyorum hayatın içinde. Günler geçiyor ama ben aynı yerdeyim. Olmam gerekenin çok gerisinde. Taktik belliydi aslında ‘hep ileri’. Peki geri çeken neydi beni. Hayat çok seviyor da bir yere ayrılmamı istemiyor mu? Yoksa benden tiksiniyor ve bir an önce kurtulmak mı istiyordu? Çok karmaşık her şey arkadaşlar. Durum kötü farkındayım ve biçareyim biliyorum…
    *
    Demirlerin soğukluğu kalmış ellerimde. Öyle sıkı tutmuşum ki avuçlarımda iz oluşturmuşlar. Bu seferde kucağında bulamadı beni karanlık ve soğuk boşluk. O hep orada ama hep bekliyor sıkılmadan usanmadan bedenimi kucağına bırakacağım günü bekliyor. Gelmesi muhtemel istenmeyen günü bekliyor...


    Etiketler:

    Eklenti oluŞturmak isterseniz sol alt tarafı veya hemen alt tarafı tıklayın.
    Eklenti oluştur | . | Sayfa sonu
    • Blogger kelimebitkisi diyor ki:
      Çarşamba, 07 Şubat, 2007  

      "Yapacak o kadar çok şey ve bir o kadarda isteksizlik var içimde." bende de var ondan. ama niye var ki? yapacak o kadar çok şey varken olmamalı aslında di mi? ama var. bize inat bi biçimde içimizde duruyor. söküp atamıyorda insan. bi müddet onunla yaşamak zorundasın. o, canı isteyince ayrılıyor senden. onun zevki olsun diye beklerken, yapacağın şeyler de seni bekliyor. ama bi yolu var tüm bunları çözmenin; tüm isteksizliğine rağmen yapacağın işin başına geçmek. kolundan tutup çeksede seni, kararlı olabilmek. kararını görünce direnemiyor da zaten. aslında bi o kadar da güçsüz bişey şu isteksizlik... sayfa üstü

    • Blogger SoSo diyor ki:
      Perşembe, 08 Şubat, 2007  

      -F. Hölderlin -

      Çocuk tanrısal bir varlıktır: İnsanların bukalemun renklerine bürünmeden önce...
      O ne ise odur, ve bunun için de bunca güzeldir.
      Yasanın ve yazgının zorunluğunu bilmez; özgürlük yalnız çocuğundur. Barış da onundur, kendi kendisinin karşısına çıkmamıştır daha; yüreğini, yaşamın çoraklığını öğrenmemiştir.
      Ölümsüzdür de, çünkü ölüm nedir bilmez... sayfa üstü

    • Anonymous Adsız diyor ki:
      Pazar, 11 Şubat, 2007  

      benimde yapacağım bi çok şey var ama hep erteliyorum nereye gidecek bunun sonu bilmiyorum.. sayfa üstü

    • Blogger SoSo diyor ki:
      Pazartesi, 12 Şubat, 2007  

      -alıntı-
      ( http://ugurboc.blogspot.com )

      İçimden bir şey geçiyor nasıl desem, daha adını koyamadım devamını bir bilsem..

      Başlamak istersen yeni bir hayata; gölgeni yedek bırak ardında.. sayfa üstü

    • Blogger Ergin Soyal diyor ki:
      Pazartesi, 12 Şubat, 2007  

      kücük harfler her zaman zorlar.daha da yaklaşıp bakmayı gerektirir.bu da yorar tabi ki.büyüse olmazlar mı ki
      bilmem sayfa üstü